21 research outputs found

    Morphometric analysis of orbit in Turkish population: a MDCT study

    Get PDF
    Objective: The orbit is an important cavity containing vision-related formations and important neurovascular structures, and adjacent to various regions. This study aimed to evaluation, by multidedector computed tomography (MDCT) images, the morphometry of orbit by examining its changes according to gender and body side, and developments according to age, in Turkish population. Materials and Methods: A total of 200 individuals’s (94 females,106 males;400 sides) MDCT images were evaluated. Images were examined according to the gender, body side, and the anatomical structures development. Results: The height, width and depth of the orbit were determined as 36.04±2.97 mm, 32.33±2.59 mm, 38.35±3.32 mm on the right side, 35.79±3.18 mm, 32.29±2.67 mm, 38.13±3.21 mm on the left side, respectively, in healthy subjects. The height and width of the orbit were found to be statistically significantly larger on both sides in men than in women (p˂0.05). Conclusion: Comprehensive information about the orbit and associated apertures is quite important for clinicians working in this area, damage to these structures can cause serious complications. In addition, determining the morphometry of the orbit can be used as an important parameter for determining gender, age and race in forensic medicine

    Determination of the course and the variations of the motor branches of median, ulnar, and radial nerves in human fetuses

    No full text
    Nervus medianus, n. ulnaris ve n. radialis üst ekstremitenin innervasyonunu saglayan plexus brachialis'in en önemli terminal dallarındandır. Bu sinirlerin seyrini, varyasyonlarını ve özellikle musküler dallarının innervasyon paternlerini belirlemek amacıyla, 2. trimestr ve 3. trimestrdeki toplam 100 fetusun (50 disi ve 50 erkek) 200 ekstremitesinde kol, önkol ve elin palmar yüzünde diseksiyonlar gerçeklestirildi. ncelemeler mikroskop altında yapıldı ve fotografları çekildi. Uzunluk, kalınlık ve uzaklık ölçümleri 0,01 mm hassas dijital kumpas kullanılarak aynı kisi tarafından alındı. Verilerin istatistigi SPSS for Windows 13.0 programında yapıldı. Ortalamaların karsılastırılmasında varyansların homojen olmadıgı belirlendigi için Mann-Whitney U testi ve Spearman korelasyon testi kullanıldı. Çalısmada yapılan ölçümler sonucunda, n. radialis'in en fazla kalınlıga sahip oldugu ve n. medianus'un baslangıç yerinin boyun köküne en uzak mesafede oldugu bulundu. Sinirlerin kalınlık ve uzaklık ölçümlerinde 2. ve 3. trimestr arasında anlamlı farklılık (P<0,01) tespit edilirken sagsol ve erkek-disi arasında farklılık izlenmedi. Diseksiyonlar sırasında 15 (%7,5) kolda n. medianus ve n. ulnaris arasında Martin Gruber Anastomozu'na rastlanıldı. 59 (%29,5) kolda elin palmar yüzünde bu iki sinir arasında baglantı dalı tespit edildi. 52 (%26) kolda n. radialis'ten m. brachialis'in inferolateral segmentine giden bir musküler dal belirlendi. N. medianus, n. ulnaris, n. radialis'in seyri, musküler dalları, birbirleriyle iliskileri ve varyasyonlarının özellikle bu bölgenin cerrahisiyle ugrasan uzmanlar tarafından iyi bilinmelidir. Anahtar kelimeler: N. medianus, n. ulnaris, n. radialisMedian, ulnar and the radial nerves are the most important terminal branches of brachial plexus providing upper extremity?s innervation. For the purpose of determining the courses, the variations, and especially the muscular branches? innervation patterns of these nerves, dissections were made on the arms, forearms, and the palmar surfaces of 100 second and third trimester fetuses? (50 female, and 50 male) 200 upper extremities. The studies were made by means of microscope and their photos were taken. Length, thickness, and distance measurements were taken by the same person using 0,01 mm sensitive digital compas. The statistical analyses of the data were made with SPSS for Windows 13.0 program. As it was found that the variances were not homogeneous, Mann-Whitney U test and Spearman correlation tests were used in the comparison of the mean values. It was found that radial nerve was the thickest, and the distance between the starting point of median nerve and root of the neck was the highest. A considerable difference was found between second and third trimesters, on the thickness and distance measurements of the nerves, but there was no difference between right and left upper extremities, and between male and female fetuses. During the dissections, Martin Gruber Anastomosis was encountered between median and ulnar nerves on 15 (%7,5) forearms. On 59 (%29,5) arms, a connecting segment between these two nerves was determined on the palmar surface of the hands. A muscular branch going from radial nerve to inferolateral segment of brachial muscle was determined on 52 (%26) arms. The courses, muscular branches, relationships with each other, and variations of median, ulnar and radial nerves should be well known by the specialists especially working on the local surgery of this region. Key words: Median nerve, ulnar nerve, radial nerv

    Faculty Members’ Evaluations Regarding the Faculty Development Program Conducted with the Hybrid Learning Method

    No full text
    Objective This study aims to determine faculty members’ feedback and the level of satisfaction about the faculty development program carried out with the hybrid learning method at Selçuk University Faculty of Medicine (SÜTF) and compare faculty members’ satisfaction levels regarding face-to-face and online sessions. Material and Methods The Faculty Development Program has been carried out since 2010 and updated with program evaluations as well as faculty members’ needs and expectations. In the COVID-19 pandemic era, distance education and hybrid education sessions were added to the program. The renewed faculty development program was conducted in June 2021 with a hybrid learning method, eight sessions both face-to-face and online and six sessions online only. The feedback of the participants was obtained through online questionnaires consisting of structured items rated with Likert-type scales (1: Strongly disagree – 5: Strongly agree and 0: Very poor – 10: Very good) and semi-structured items. Results Fifty faculty members participated in the program and 30 (60.0%) answered the research questionnaires. Faculty members reported a total of 170 session participation, 140 (82.4%) face-to-face and 30 (17.6%) online. It was determined that the participants' satisfaction levels about the faculty development program sessions was high and very high (min=4.05±0.99 ; max=5.00±0.00). It was also found that there is no statistically significant difference between faculty members evaluations for online or face-to-face participation in the training sessions. Participants reported that their overall evaluation of the program was very good (9.33±0.65). Conclusion The SÜTF Faculty Development Program, designed in accordance with the COVID-19 conditions, has been successfully implemented using the hybrid method. The positive feedback of faculty members and the fact that online or face-to-face participation in the sessions does not make a difference in their satisfaction levels is considered as an important development for the implementation of the forthcoming faculty development program using the hybrid method

    İnsan Isırığı Sonucu Gelişen Parmak Amputasyonu

    No full text
    Isırık, hayvan ya da insan dişleri ile oluşturulan yaralanma türüdür. İnsanlar tarafından oluşturulan ısırık yaraları ile kavga, tecavüz, cinayet ve çocuk istismarı gibi durumlarda karşılaşılmaktadır. Isırık izleri genellikle kollar, boyun, göğüsler, gövde, yanaklar ve bacaklarda görülmektedir. Altında kemik ya da kıkırdak dokusunun yer aldığı bölgelerde dişler cilde penetrasyon gösterir ve doku kaybı meydana gelebilir. Isırık ile doku kaybının en sık meydana geldiği bölgeler kulak kepçeleridir. İnsan ısırığı ile parmak amputasyonu ise son derece nadir karşılaşılan bir durumdur. Bu yazıda sunulan olgu 28 yaşında erkektir. İki ay önce kavga esnasında sol el orta parmağının ısırılma öyküsü vardır. Yapılan muayenede, sol el 3. parmak distal falanks uç kısmında doku kaybı nedeniyle yaklaşık 1 cm’lik kısalık tespit edilmiştir. Çekilen sol el grafisinde 3. parmak distal falanks orta kısımdan itibaren kemik defekti olduğu görülmüştür. Olgu, literatürde nadir olarak bildirilen benzer olgular ile karşılaştırılarak tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Adli tıp, insan ısırığı, amputasyon

    Karbonmonoksit İntoksikasyonu Sonrası Gelişen Geç Nörolojik Sendrom Olgu Sunumu

    No full text
    Karbonmonoksit (CO), tam olmayan yanma ürünü olarak oluşan renksiz, kokusuz, havadan hafif ve irritan olmayan bir gazdır. Bu gaz ile zehirlenmeye, genellikle bacası uygun olmayan sobalar veya kapalı ortamda yakılan mangal gibi ısıtıcılara bağlı olarak kış aylarında rastlanır. CO zehirlenmesi ciddi seyreden bir durum olup, ölüm ya da ağır nörolojik bozukluklarla sonuçlanabilir. Nadir olarak CO zehirlenmesinde, akut tedavi sonrası kısa süreli iyileşme dönemi ardından, geç nörolojik sendrom ortaya çıkabilir. Bu sendromda, tipik kraniyal bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntülerinde (MRG) subkortikal beyaz cevherde, özellikle bazal ganglionlarda hiperintens lezyonların eşlik ettiği çeşitli nörolojik ve/veya psikiyatrik belirtiler görülmektedir. Bu hastalarda MRG’deki beyaz cevher değişikliklerinin yaygınlığı ile olguların prognozları yakın ilişkilidir. Bu çalışmada, CO zehirlenmesi sonrası gelişen geç nörolojik sendrom bulgusu olarak kraniyal MRG’de T2 ağırlıklı görüntülerde periventriküler hiperintensite varlığı saptanan 65 yaşında kadın olgu sunulmuştur. CO zehirlenmesinin akut dönemde ciddi zararları olduğu bilinmektedir. Bu olgularda, olaydan yaklaşık bir ay sonra, olgumuzda da tanımlanan geç nörolojik sendrom bulgularının ortaya çıkabileceği akılda tutulmalıdır. Bu nedenle hastaların düzenli takiplerinin yapılması ve adli rapor açısından yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Anahtar kelimeler: Karbonmonoksit, nöroloji, adli tıp, görüntüleme

    MR ile saptanan uterus didelphys bicollis olgusu

    No full text
    Uterus'un nadir görülen varyasyonlarından olan uterus didelphys, müllerian füzyonun gerçekleşmemesi sonucu oluşmaktadır. İlk olarak 1925 yılında Wilson tarafından rapor edilmiştir. Bu varyasyonda, iki ayrı cavitas uteri ve iki cervix uteri longitudinal vajinal septum ile birleşmektedir. Müllerian kanal anomalileri literatürde %0,1- 3,5 sıklıkta bildirilmektedir. Uterus didelphys ise bu anomalilerin % 5’ini oluşturmaktadır. Müllerian kanal malformasyonlarına %20 oranında renal anomaliler eşlik etmektedir. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne dismenore şikayeti ile başvuran 21 yaşındaki kadın hastanın dinamik kontrastlı pelvik MR ve difüzyon MR görüntüleri incelemesinde uterus didelphys bicollis varyasyonu belirlendi. Genellikle uterus didelphys olguları asemptomatik olup bazen dismenore, tekrarlayan abortus veya infertilite gibi şikayetlere sebep olabilirler. Uterus anomalilerin teşhisinde MR görüntüleri çok değerlidir. Uterus varyasyonları olan kişilerde muayene ve görüntüleme teknikleriyle özellikle gebelik öncesinde tanı konulması komplikasyonların önlenmesi açısından oldukça önemlidi

    Tip B Kesintili Arkus Aorta: Olgu Sunumu

    No full text
    Kesintili arkus aorta nadir rastlanan, fatal seyirli konjenital kardiyak bir anomali olup, aorta ascendens ile aorta descendens arasındaki bir segmentte atrezinin olması şeklinde tanımlanır ve %98 oranında diğer kardiovasküler anomalilerle birlikte bulunur. Üç tipi mevcuttur. Tip A’ da kesinti, a. subclavia sinistra’nın distalindedir. Tip B’de, a. carotis communis sinistra ile a. subclavia sinistra, tip C’de, a. carotis communis sinistra ile a. carotis communis dextra arasındadır. Selçuk Üniversitesi pediatrik kardiyoloji kliniğine başvuran postnatal 5. gününde bir erkek bebeğin çekilen ekokardiyografisinde; truncus brachiocephalicus’un distalinden itibaren tip B kesintili arkus aorta, ventriküler septal defekt, biküspit aorta, patent ductus arteriosus, atrial septal defekt, annulus aorticus hipoplazisi tespit edildi. Bilgisayarlı tomografi anjiyografisinde ise, a. carotis communis sinistra ile a. subclavia sinistra arasında bağlantı olmadığı görüldü. Bu vakada, arcus aorta anomalisi ve eşlik eden diğer kardiovasküler anomalilerin erken tanı ve tedavisinde radyolojik görüntüleme yöntemlerinin önemi vurgulanmaktadı

    Arterial and muscular variations in the upper limb

    No full text
    Rutin öğrenci diseksiyonlarımızda, bir erkek kadavranın sol üst ekstremitesinde arteriyel ve müsküler varyasyonlar gözlendi. Arteria radialis'in yüzeyelde olduğu, arcus palmaris superficialis'in sadece a. ulnaris tarafından oluşturulduğu, m. palmaris longus'un yoklu- ğu ve m. extensor digiti miniminin üç adet tendona sahip olduğu tespit edildi. Varyasyonlar embriyolojik kökenli olduğundan aynı bölgede farklı yapılarda normalin dışında görünümler birliktelik gösterebilir. Bu yüzden anatomik ve klinik çalışmalarda bir varyas- yon tespit edildiğinde aynı bölgede diğer yapılarda da farklılık gözlenebileceği akılda tutulmalıdır.During our routine dissection studies we observed arterial and muscular variations in the left upper limb of an adult male cadaver. In this case we observed the superficial radial artery, the superficial palmar arch was formed by the ulnar artery along, the palmaris longus muscle was absent and the extensor digiti minimi muscle had got three tendons. Variations in the same area may be observed in different structures as the variations are embryological origin. For this reason, when a variation is detected in anatomic and clinical studies, it should be kept in mind that differences may be observed in the other structures in the same area

    Üst ekstremitede arteriyel ve muskuler varyasyonlar

    No full text
    Rutin öğrenci diseksiyonlarımızda, bir erkek kadavranın sol üst ekstremitesinde arteriyel ve müsküler varyasyonlar gözlendi. Arteria radialis’in yüzeyelde olduğu, arcus palmaris superficialis’in sadece a. ulnaris tarafından oluşturulduğu, m. palmaris longus’un yoklu- ğu ve m. extensor digiti miniminin üç adet tendona sahip olduğu tespit edildi. Varyasyonlar embriyolojik kökenli olduğundan aynı bölgede farklı yapılarda normalin dışında görünümler birliktelik gösterebilir. Bu yüzden anatomik ve klinik çalışmalarda bir varyas- yon tespit edildiğinde aynı bölgede diğer yapılarda da farklılık gözlenebileceği akılda tutulmalıdı

    Nerium oleander`in liyofilize sıvı distilatının rat embriyoları gelişimi üzerine toksik ve teratojen etkilerinin in vitro kültür ortamında araştırılması

    No full text
    Amaç: Nerium oleander, her mevsimde yeşil kalan bir çalı türüdür. Halk arasında antidiabetik, antilipidemik ve geniş spektrumlu bir ilaç olarak kullanılır. Bu çalışmada Nerium oleander sıvı distilatının kültür ortamında gelişen rat embriyolarına etkilerinin araştırılması planlandı. Gereç ve yöntem: 9,5 günlük rat embriyoları, değişik konsantrasyonlarda 0.2 - 8 mg/ml Nerium oleander ilave edilen rat serumunda 48 saat kültüre edildi. Her bir konsantrasyon için en az 10 embriyo kullanıldı. İlacın sıvı distilatı hidrodistilasyon metodu ile elde edildi. Nerium oleander’in toplam morfolojik skor, yolk sak çapı, tepe-kıç mesafesi ve somit sayısı gibi embriyonik gelişimsel parametreler üzerine doz bağımlı etkileri morfolojik metod ile karşılaştırıldı. Embriyolar malformasyonlar bakımından da değerlendirildi. İlacın genotoksisitesi DNA fragmentasyon metodu ile değerlendirildi. Bulgular: Değişik konsantrasyonlardaki Nerium oleander ilavesi ile kültüre edilen embriyolar kontrol grubu ile karşılaştırıldığında ilacın herhangi bir büyüme geriliği ya da malformasyona sebep olmadığı gözlendi. Sonuç: Bu sonuçlar Nerium oleander’in gebelikte, gelişen embriyo üzerine negatif etkisi olmadığını göstermiştir. Ancak bu veriler ileri in vivo deneyler ve hücre hattı çalışmaları ile desteklenmelidi
    corecore